Türkiye’nin En İyi Online İngilizce Eğitim Sistemi Konuşarak Öğren’den Ücretsiz Konuşma Dersi Almak İçin Tıklayın !
10.Sınıf İngilizce Kelimeler: Türkçe Anlamları ve Okunuşları (1-10 Ünite)

10.sınıf İngilizce kelimeler, gramer bilginizi pratiğe dökerken çok işinize yarayacak. Sınavlarda başarılı olmak ve İngilizce becerilerinizi geliştirmek için kelime dağarcığınızı geliştirmeye önem vermenizde fayda var.
İngilizce kelimeleri öğrenmeye zaman ayırın. Böylece günlük hayatta ve okulda İngilizceyi en etkili şekilde kullanabilirsiniz. Önceki yıllarda öğrendiklerinize eklenerek zenginleşen 10. sınıf İngilizce kelimeler konusunda başarılı olmak için geriye dönük eksiklerinizi tamamlamanız faydalı olacak. Bunun için 9. sınıf İngilizce kelimeler yazımıza göz atarak tekrar yapabilirsiniz.
Aşağıda 60’ın üzerinde 10. sınıf İngilizce kelimeler, anlamları ve örnek cümleleriyle birlikte listeleniyor. Kelimelerin cümle içinde nasıl kullanıldığına dikkat edin.
Sıfatlar (Adjectives)
10.sınıf İngilizce kelimeler arasında sıfatlar, önceki yıllarda öğrendiklerinize eklenerek İngilizce bilginizi geliştiriyor. Sıfatlar, isimleri niteleyerek daha detaylı içerikle konuşmanızı sağlıyor.
Allergic: Alerjik
I am allergic to nuts.
Fındık allerjim var.
Carefree: Kaygısız
People need to learn to be confident and carefree.
İnsanların kendinden emin ve kaygısız olmayı öğrenmesi gerekiyor.
Commercial: Ticari
She is an expert in commercial activities.
Ticari etkinliklerde bir uzmandır.
Consecutive: Ardışık
After two consecutive days of work, he completed the project.
Ardışık iki günlük çalışmadan sonra projeyi tamamladı.
Disgusting: İğrenç
What you eat seems disgusting.
Yediğin şey iğrenç görünüyor.
Horrendous: Korkunç
The condition was horrendous in the street.
Sokakta durum korkunçtu.
Martial: Askeri, savaşla ilgili
My grandfather loves to watch martial movies.
Dedem savaşla ilgili filmler izlemeyi sever.
Nasty: Pis, edepsiz
He is nasty to everyone.
Herkese edepsiz davranır.
Risky: Riskli
It was too risky for him to try this.
Onun için bunu denemek çok riskliydi.
Social: Sosyal
He works with social services.
Sosyal hizmetlerle çalışıyor.
Sparkling: Işıl ışıl, köpüklü
His sparkling eyes were very distictive and beautiful.
Işıl ışıl gözleri çok dikkat çekici ve güzeldi.
Unique: Biricik, benzersiz
This is a unique design, so you won’t find everywhere.
Bu benzersiz bir tasarım, bu yüzden her yerde görmeyeceksin.
Naval: Donanmaya ait
He is studying at the Naval Academy.
Donanma Akademisi’nde okuyor.
Rough: Kabataslak, kaba
He is a rough person and I don’t want to spend time with him.
O kaba bir insan ve onunla zaman geçirmek istemiyorum.
Dull: Sıkıcı
It sounds dull to me.
Bana sıkıcı gibi geldi.
Hopeless: umutsuz
I feel hopeless when you give up.
Sen vazgeçtiğinde umutsuz hissediyorum.
Heartless: Şefkatsiz
The manager is both arrogant and heartless.
Yönetici hem kibirli hem şefkatsiz.
İsimler (Nouns)
10.sınıf İngilizce kelimeler arasında isimleri iyi öğrenmeniz, rahatça konuşmanız konusunda işinizi kolaylaştıracak.
Ankle: Ayak bileği
I think a bee has bited my ankle.
Sanırım bir arı, ayak bileğimi ısırdı.
Bacteria: Bakteri
A bacteria may cause the disease.
Hastalığa bir bakteri sebep olabilir.
Bone: Kemik
The bones we found in the garden belong to a dog.
Bahçede bulduğumuz kemikler bir köpeğe ait.
Celebrity: Ünlü
Who is your favourite celebrity?
En sevdiğin ünlü kim?
Charity: Hayırseverlik, hayır kuruluşu
This is a charity that supports children.
Bu, çocukları destekleyen bir hayır kuruluşudur.
Collision: Çarpışma
The pilots did their best to avoid a collision.
Çarpışmayı önlemek için pilotlar ellerinden geleni yaptı.
Competition: Rekabet
Competition can be motivating in some cases.
Bazı durumlarda rekabet motive edici olabilir.
Confession: İtiraf
Please read my confession by yourself.
Lütfen itirafımı kendi kendine oku.
Death: Ölüm
The death is still a mysterious fact.
Ölüm hala gizemli bir gerçek.
Disease: Hastalık
I am not sure what the name of the disease is.
Hastalığının adının ne olduğundan emin değilim.
Elbow: Dirsek
You can scrub your elbows with this natural oil.
Dirseklerini bu doğal yağ ile ovabilirsin.
Fracture: Kırık
I had to postpone my plans because of the fracture.
Kırık yüzünden planlarımı ertelemek zorunda kaldım.
Highway: Otoyol
There was no car on the highway.
Otoyolda hiç araba yoktu.
Network: Ağ
The network is very important when you start a business.
Bir iş kuracağında ağ çok önemlidir.
Property: Mal, mülk; özellik
I have a very isolated and quiet property.
Çok izole ve sessiz bir mülküm var.
Skull: Kafatası
I have learnt how to draw a skull.
Nasıl kafatası çizeceğimi öğrenmiştim.
Territory: Bölge
I am marking my territory to claim what is mine clearly.
Benim olanı net olarak talep etmek için kendi bölgemi işaretliyorum.
Treasure: Hazine
We met some people who hunt treasure.
Hazine avlayan bazı insanlarla tanıştık.
Crime: Suç
You know that this is a crime, don’t you?
Bunun bir suç olduğunu biliyorsun, değil mi?
Armoury: Cephane
Do you need an armoury or library?
Cephaneye mi yoksa kütüphaneye mi ihtiyacınız var?
Warior: Savaşçı
I knew that you were a warrior.
Bir savaşçı olduğunu biliyordum.
Odour: Koku
A strange odour came up from the Street.
Sokaktan tuhaf bir koku geldi.
Cash: Nakit para
I brought you some cash.
Sana biraz nakit para getirdim.
Beam: Kiriş; ışın
The beam of light is coming down from the sky.
Gökyüzünden aşağı ışık ışını iniyor.
Fiiller (Verbs)
İngilizce konuşurken ve yazarken kullandığınız fiil sayısı arttıkça, kendinizi daha rahat ifade edeceksiniz. 10. sınıf İngilizce fiilleri öğrenin, kelime dağarcığınızı geliştirin.
Grill: Izgara yapmak
We should buy some onions to grill.
Izgara yapmak için biraz soğan almalıyız.
Rescue: Kurtarmak
The children rescued the mother cat.
Çocuklar anne kediyi kurtardı.
Purchase: Satın almak
The group purchased 20 tickets to the museum.
Grup müze için 20 bilet satın aldı.
Resist: Direnmek
We need to resist them.
Onlara karşı direnmemiz gerekiyor.
Calm down: Sakin olmak
Hush! Calm down.
Şşş! Sakin ol.
Deal with: Üstesinden gelmek
You are the one to deal with this situation.
Bu durumun üstesinden gelecek olan sensin.
Manage: Yönetmek
Would you like to manage the project?
Projeyi yönetmek ister misin?
Encourage: Cesaretlendirmek
A dad’s duty is to encourage their kids to realize themselves.
Bir babanın görevi çocuklarını kendilerini gerçekleştirmeye cesaretlendirmektir.
Improve: Geliştirmek, iyileştirmek
The governer works hard to improve the conditions.
Vali durumları iyileştirmek için çok çalışıyor.
Sign up: Kayıt olmak
Please sign up to see more about the campaign.
Lütfen kampanya hakkında daha fazlasını görmek için kayıt olun.
Treat: Tedavi etmek
The vet could find the ideal way to treat my turtle.
Veteriner, kaplumbağamı tedavi etmek için ideal yolu bulabildi.
Release: Serbest bırakmak
Release your emotions.
Duygularını serbest bırak.
Recover: Kurtarmak, iyileşmek
The doctor says that he will recover completely.
Doktor tamamen iyileşeceğini söylüyor.
Produce: Üretmek
The factory produces cables.
Fabrika kablo üretiyor.
Participate: Katılmak
Do you mind if I participate in your group?
Grubunuza katılmamın sakıncası var mı?
Monitor: İzlemek
I am monitoring the changes in the number of cats in the street.
Sokaktaki kedilerin sayısındaki değişiklikleri izliyorum.
Judge: Yargılamak
Do not judge me! You know nothing.
Beni yargılama! Hiçbir şey bilmiyorsun.
Infect: Bulaşmak (enfeksiyon)
The little kid is infected.
Küçük çocuğa bulaştı.
Force: Zorlamak
I have forced myself to finish the work.
İşi bitirmek için kendimi zorladı.
Flee: Kaçmak
He had to flee from Paris
Paris’ten kaçması gerekti.
Crack: Çatlamak
I cracked the eggs by mistake.
Yanlışlıkla yumurtaları çatlattım.
Capture: Ele geçirmek
They captured my character in the game.
Oyunda karakterimi ele geçirdiler.
Admire: Hayran kalmak
I admire her for being so free.
Ona bu kadar özgür olduğu için hayranım.
Bu kelimeleri, tekrar ederek ve farklı cümlelerle kullanarak öğrenebilirsiniz. İngilizce kelime öğrenmek için sürekli tekrar yapmanız gerektiğini unutmayın!