Türkiye’nin En İyi Online İngilizce Eğitim Sistemi Konuşarak Öğren’den Ücretsiz Konuşma Dersi Almak İçin Tıklayın !
12.Sınıf İngilizce Kelimeler: Türkçe Anlamları ve Okunuşları (1-10 Ünite)

12.sınıf İngilizce kelimeler öğrencilerin bundan sonraki hayatlarında İngilizceyi kullanabilecekleri, kendilerini rahatça ifade edebilecekleri bir seviyededir. Lisenin son yılında, üniversiteye veya iş hayatına atılmadan önce mümkün olan en ileri seviyede İngilizce öğrenmek, tüm kapıların önünüzde açılmasına yardımcı olur.
Lise mezuniyet diplomanızı alırken, elinizden geldiğince İngilizce kelime bilginizi geliştirin. Geriye dönük bilgilerinizi taze tutmak ve yeni kelimeleri öğrenmek için 9. Sınıf İngilizce Kelimeler, 10. Sınıf İngilizce Kelimeler ve 11. Sınıf İngilizce Kelimeler yazılarımıza göz atarak tekrar yapabilirsiniz.
Aşağıda 50’den fazla 12. sınıf İngilizce kelimeler, anlamları ve örnek cümleleri göreceksiniz.
Sıfatlar (Adjectives)
12. sınıf İngilizce kelimeler arasında sıfatlar önemli bir yer tutar. Sıfatları bilmeden rahatça İngilizce konuşmak neredeyse imkansız.
Apathetic: duyarsız, kayıtsız
They are apathetic people.
Onlar duyarsız insanlar.
Distracted: Dikkati dağılmış
The kids seem distracted in this noisy room with very colorful walls.
Çok renkli duvarlarıyla bu gürültülü odada çocuklar, dikkati dağılmış görünüyor.
Faithful: Sadık, vefalı
All I need is your being faithful to me.
İhtiyacım olan bana sadık olman.
Insincere: İçten olmayan, samimiyetsiz
What an insincere manner!
Ne samimiyetsiz bir tavır!
Sincere: İçten, samimi
The doctor was sincere while he was explaining the condition.
Doktor, durumu açıklarken samimiydi.
Mutual: Karşılıklı
The mutual agreement is the best solution of the problem.
Sonunun en iyi çözümü karşılıklı anlaşmadır.
Supportive: Destekleyici
My father has been very supportive since I was a kid.
Çocukluğumdan beri babam çok destekleyici olmuştur.
Thoughtful: Düşünceli
My boyfriend is a very thoughtful person.
Erkek arkadaşım çok düşünceli bir insan.
Honest: Dürüst
To be honest, I think we will fail in this.
Dürüst olmak gerekirse bence bunda başarısız olacağız.
Generous: Cömert
Being generous is as important as being cautious.
Cömert olmak dikkatli olmak kadar önemlidir.
Accessible: Ulaşılabilir
We need a house which is accessible with a wheelchair.
Tekerlekli sandalyeyle ulaşılabilir bir eve ihtiyacımız var.
Deported: Sınır dışı edilmiş
These people have been deported for no reason!
Bu insanlar sebepsizce sınır dışı edilmiş.
Deprived: Yoksun
You are deprived of the things you need, I see.
İhtiyacın olan şeylerden yoksun olduğunu anlıyorum.
Primitive: İlkel
We may act like primitive beings from time to time.
Zaman zaman ilkel varlıklar gibi hareket edebiliriz.
İsimler (Nouns)
12. sınıf İngilizce kelimeler konusuna çalışırken isimleri öğrenmeye mutlaka zaman ayırmanızı öneririz.
Attitude: Tutum
His attitude is not acceptable.
Onun tutumu kabul edilebilir değil.
Fidelity: Sadakat
I am questioning his fidelity.
Onun sadakatini sorguluyorum.
Reliability: Güvenilirlik
You need to speak carefully if you want to maximize your reliability.
Güvenilirliğini maksimuma çıkarmak istiyorsan dikkatle konuşman gerekiyor.
Feature: Özellik
Do you know what the features of this phone are?
Bu telefonun özelliklerinin ne olduğunu biliyor musun?
Quality: Nitelik
We need to focus on the quality much more.
Niteliğe çok daha fazla odaklanmamız gerekiyor.
Quantity: Nicelik
The quantity can sometimes be as critical as the quality.
Nicelik bazen nitelik kadar kritik olabilir.
Donation: Bağış
Would you like to make a donation to our special project?
Özel projemize bağış yapmak ister misiniz?
Beggar: Dilenci
I have noticed no beggar along the way.
Yol boyunca gözüme hiç dilenci takılmadı.
Belief: İnanç
A belief is not a fact and it can change from person to person.
İnanç, hakikat değildir ve insandan insana değişebilir.
Decade: On yıl
I won’t wait another decade to amend the conditions.
Durumu iyileştirmek için bir on yıl daha beklemeyeceğim.
Existence: Varlık, mevcudiyet
Existence and survival are different concepts.
Mevcudiyet ve hayatta kalma farklı kavramlardır.
Freedom: Özgürlük
You cannot give up on your freedom.
Özgürlüğünden vazgeçemezsin.
Equality: Eşitlik
I am a gender equality activist.
Ben bir cinsiyet eşitliği aktivistiyim.
Humanity: İnsanlık
Humanity should be a priority.
Önceliğimiz insanlık olmalıdır.
Rebellion: İsyan
He seems to plan a rebellion against his father.
Babasına karşı bir isyan planlıyor gibi görünüyor.
Reflection: Yansıma
Have you seen your reflection in the mirror?
Aynadaki yansımanı gördün mü?
Regulation: Düzenleme
Your math skills are more than enough.
Matematik becerilerin gerekenden daha fazla.
Slavery: Kölelik
We need to talk about modern slavery now.
Artık modern kölelik hakkında konuşmamız gerekiyor.
Fiiller (Verbs)
Fiiller içinde bulunduğumuz durumu ya da yaptığımız işi anlatmamızı sağlar. 11. sınıf İngilizce kelimeler arasında yeni fiiller var.
Benefit: Yararlanmak
You can benefit from knowledge if you want.
İstersen bilgilerimden yararlanabilirsin.
Debate: Tartışmak
We gathered together to debate the problem.
Sorunu tartışmak için bir araya geldik.
Decay: Bozulmak
The power of the military began to decay.
Askeriyenin gücü bozulmaya başladı.
Judge: Yargılamak
You cannot judge me!
Beni yargılayamazsın.
Maintain: Sürdürmek
We are trying to maintain a balace between savings and the needs.
Birikim ve ihtiyaçlar arasında bir denge sürdürmeye çalışıyoruz.
Breed: Üremek, yavrulamak
Three horses breeded yesterday.
Dün üç at yavruladı.
Demand: Talep etmek
We demand a change in the precedure.
Prosedürde bir değişiklik talep ediyoruz.
Focus on: Odaklanmak, yoğunlaşmak
You need to focus on your homework.
Ödevine odaklanmak gerekiyor.
Throw away: Atmak
He always throws things away that I need.
İhtiyacım olan şeyleri sürekli atıyor.
Abuse: Suiistimal etmek
It seem that you are abusing the child.
Çocuğu suiistimal ediyorsun gibi görünüyor.
Emphasize: Vurgulamak
I want to emphasize a sentence in the book.
Kitaptaki bir cümleyi vurgulamak istiyorum.
Blame: Suçlamak
Stop blaming yourself for his mistakes.
Onun hataları için kendini suçlamayı bırak.
Immigrate: Göç etmek
There are millions of people who have had to immigrate.
Göç etmek zorunda kalmış milyonlarca insan var.
Pursue: Takip etmek
I cannot pursue you under these conditions.
Bu koşullar altında seni takip edemem.
Recommend: Tavsiye etmek
I recommend you to slow things down.
İşeri yavaşlatmanı öneririm.
Separate: Ayrılmak
I cannot separate you from your sister.
Seni kız kardeşinden ayıramam.
Underestimate: Küçümsemek
Do not underestimate my skills.
Benim becerilerimi küçümseme.
Violate: İhlal etmek
They have violated the law.
Yasaları ihlal etmişler.
Vote: Oy kullanmak
Did you vote in the last election?
Son seçimde oy kullandın mı?
Tremble: Ürpermek
It makes me tremble.
Beni ürpertiyor.
Bu kelimeleri, tekrar ederek ve farklı cümlelerle kullanarak öğrenebilirsiniz. İngilizce kelime öğrenmek için sürekli tekrar yapmanız gerektiğini unutmayın!