Türkiye’nin En İyi Online İngilizce Eğitim Sistemi Konuşarak Öğren’den Ücretsiz Konuşma Dersi Almak İçin Tıklayın !
8.Sınıf İngilizce Kelimeler: Türkçe Anlamları ve Okunuşları (1-10 Ünite)

8. sınıf İngilizce kelimeler, artık gün içinde konuşacağımız çok sayıda ifadeyi kapsayacak şekilde artmaya başlıyor. Bu artış 8. sınıfa giden bir öğrenci için İngilizceyi çok daha etkili kullanmayı sağlıyor. İngilizce kelimeleri iyi öğrenmek, okuduğunuzu ve dinlediğinizi daha iyi anlamanıza; konuşurken ve yazarken kendinizi en iyi şekilde ifade etmenize yardımcı olacak.
Aşağıda 50’den fazla 8. sınıf İngilizce kelimeler, anlamları ve örnek cümleleriyle birlikte sıralandı. Böylece kelimelerin cümle içinde nasıl kullanıldığını da görebilirsiniz.
Sıfatlar
Sıfatlar isimleri niteler ve her dilde olduğu gibi 8. sınıf İngilizce kelimeler arasında da çok önemlidir. Bu yıl İngilizce dersinde öğreneceğiniz sıfatlar, önceki yıllara göre artık biraz daha detaylanıyor.
Cool: Çok iyi, havalı
She is one of the coolest person I have ever met.
O, tanıdığım en havalı insanlardan biridir.
Impressive: Etkileyici
This old town is very impressive.
Bu eski kasaba çok etkileyici.
Ridiculous: Gülünç
It was ridiculous to hide this from him.
Bunu ondan saklamak gülünçtü.
Trendy: Son moda
What is trendy nowadays?
Bugünlerde son moda nedir?
Unbearable: Dayanılmaz, katlanılmaz
The smell of the rotten tomatoes is unbearable.
Çürük domateslerin kokusu dayanılmaz.
Bitter: Acı (tat)
Why do some peppers taste bitter?
Bazı biberler neden acıdır?
Spicy: Baharatlı
I love spicy food.
Baharatlı yemekleri severim.
Available: Müsait
Are you available to talk?
Konuşmak için müsait misin?
Engaged: Meşgul
My mind is engaged in what happened yesterday.
Zihnim dün olanlarla meşgul.
Amusing: Eğlenceli, matrak
They find my questions amusing and I don’t understand why.
Sorularımı eğlenceli buluyorlar ve neden olduğunu anlamıyorum.
Challenging: Zorlayıcı, iddialı
This is a very challenging question.
Bu çok zorlayıcı bir soru.
Disappointing: Hayal kırıklığına sebep olan, heves kırıcı
Her mean behavior was totally disappointing.
Onun kötü davranışı tamamen heves kırıcıydı.
Embarrassing: Utanç verici
It was embarrassing that they saw us cheating.
Bizi kopya çekerken görmeleri utanç vericiydi.
Fascinating: Büyüleyici
What a fascinating story!
Ne kadar büyüleyici bir hikaye!
Ancient: Antik
I like visiting ancient sites.
Antik alanları ziyaret etmekten hoşlanırım.
Rural: Kırsal
I have grown up in a rural region.
Bir kırsal bölgede büyüdüm.
Urban: Şehre özgü
Urban life is pretty fun, but tiring.
Şehir hayatı oldukça eğlenceli ama yorucu.
Genious: Dahi
There were many genious woman in the history that we don’t know about.
Tarihte hakkında bilgi sahibi olmadığımız çok sayıda dahi kadın vardı.
Scientific: Bilimsel
Scientific knowledge is more trustworthy than a guess.
Bilimsel bilgi, tahminden daha fazla güvenilirdir.
İsimler
8. sınıf öğrencisiyseniz, artık çok farklı konuda nesnelerden ve fikirlerden söz edecek yaşlara geldiniz demektir. İngilizce konuşurken kendinizi kısıtlanmamış hissetmek için 8. sınıf İngilizce kelimeleri iyi öğrenmenizi tavsiye ederiz.
Mate: Arkadaş, eş.
He is my soul mate.
O benim ruh eşim.
Secret: Sır
Your secret is safe with me.
Sırrın benle güvende.
Fashion: Moda
Are you interested in French fashion?
Fransız modasıyla ilgilenir misin?
Outfit: Giysi
I dressed in my new outfit.
Yeni giysilerimi giydim.
Relationship: İlişki
Our relationship is very special.
Bizim ilişkimiz çok özel.
Teenager: Onlu yaşlardaki genç
This is a party special for teenagers.
Bu onlu yaşlardakilere özel bir partidir.
Oil: Yağ
We need to buy olive oil.
Zeytin yağı almamız gerekiyor.
Line: Hat
Please hold the line.
Lütfen hatta kalın.
Memo: Hatırlatıcı not
I wrote a memo for him.
Ona hatırlatıcı bir not yazdım.
Attachment: Eklenti
You can find the attachment.
Eklentiyi bulabilirsin.
Browser: Tarayıcı
Which browser do you prefer?
Hangi tarayıcıyı tercih edersin?
Comment: Yorum
I would like to hear your comments.
Yorumlarını duymak isterim.
Screen: Ekran
This screen is huge!
Bu ekran devasa!
Architecture: Mimari
Architecture is my area of interest.
Mimari benim ilgi alanım.
Culture: Kültür
Culture unites people.
Kültür insanları birleştirir.
Destination: Varış yeri
Our destination is Izmir Airport.
Varış yerimiz İzmir Havalimanıdır.
Laundry: Kirli çamaşır
Can you do the laundy today?
Bugün kirli çamaşırı yıkayabilir misin?
Cell: Hücre
The cell cannot be seen by bare eyes.
Hücre çıplak gözle görülemez.
Process: Süreç
The process is long but fun.
Süreç uzun ama eğlenceli.
Disaster: Felaket
Sometimes, we cannot escape from the disaster.
Bazen felaketten kaçamayız.
Earthquake: Deprem
The city suffered from an earthquake in 1890.
Şehir 1890 yılında bir deprem yaşadı.
Flood: Sel
The flood in 1990 was scary.
1990’daki sel korkunçtu.
Global warming: Küresel ısınma
Global warming damages animals, too.
Küresel ısınma hayvanlara da zarar veriyor.
Fiiller
Ne kadar fazla fiil öğrenirseniz, kendinizi o kadar rahat ifade edebilirsiniz. Artık ilgilendiğiniz konularda İngilizce araştırma yapmaya hazırsınız. Ufak tefek aramalarla başlayın ve İngilizce bilmenin tadını çıkarın!
Count on: Güvenmek
They counted on you.
Onlar sana güvendi.
Get on well with (somebody): (Biriyle) iyi anlaşmak
She gets on well with my sister.
Kız kardeşimle iyi anlaşıyor.
Go for a walk: Dolaşmak
Would you like to go for a walk?
Dolaşmak ister misin?
Share: Paylaşmak
I want to share my opinions with you.
Sizinle fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Sleep over: Geceyi bir yerde geçirmek, yatılı kalmak
This is my first time that I sleep over at my friend’s house.
İlk kez arkadaşımın evinde yatılı kalıyorum.
Support: Desteklemek
They supported me.
Onlar beni destekledi.
Argue: Tartışmak
We argued about his words.
Onun sözleriyle ilgili tartıştık.
Boil: Kaynamak
Water boils at 100 C.
Su 100 derecede kaynar.
Chop: Doğramak
I chopped the carrots.
Havuçları doğradım.
Peel: Soymak
Show me how to peel a mango.
Bana mangoyu nasıl soyacağımı göster.
Pour: Dökmek
I poured some water on the floor.
Yere biraz su döktüm.
Keep in touch: İletişimde kalmak
I will be happy to keep in touch.
İletişimde kalmamızdan mutluluk duyacağım.
Hold: Tutmak
Can you hold the baby when I am dressing up?
Üstümü giyinirken bebeği tutar mısın?
Iron: Ütülemek
Do you know how to iron your shirts?
Gömleklerini nasıl ütüleyeceğini biliyor musun?
Pick up: Toplamak, (arabayla) almak
I asked my mother if she could pick me up.
Anneme beni alıp alamayacağını sordum.
Confirm: Teyit etmek
The hotel confirmed our reservation.
Otel rezervasyonumuzu teyit etti.
Reply: Cevaplamak
Can you reply me before noon?
Öğleden önce bana cevap verir misin?
Keep quiet: Sessiz kalmak, susmak
Please, keep quiet while I am thinking.
Lütfen ben düşünürken sessiz ol.
Obey the rules: Kurallara uymak
I request you to obey the rules.
Senden kurallara uymanı rica ediyorum.
Set the table: Yemeği/masayı hazırlamak
We had set the table before they arrived.
Onlar gelmeden masayı hazırlamıştık.
Explode: Patlamak
Our mixture exploded in chemistry class.
Kimya dersinde karışımımız patladı.
Discover: Keşfetmek
I discovered a beatiful place in the city.
Şehirde güzel bir yer keşfettim.
Suffer: (Acı, ıstırap) çekmek
Do you still suffer from headache?
Hala baş ağrısı çekiyor musun?
Survive: Hayatta kalmak
Sometimes people just live to survive.
İnsanlar bazen sadece hayatta kalmak için yaşıyor.
Melt: Erimek
The ice cubes had melted down before we used them.
Buz küpleri biz kullanmadan erimişti.
Bu kelimeleri, tekrar ederek ve farklı cümlelerle kullanarak öğrenebilirsiniz. İngilizce öğrenmek için sürekli tekrar yapmanız gerektiğini unutmayın!