Türkiye’nin En İyi Online İngilizce Eğitim Sistemi Konuşarak Öğren’den Ücretsiz Konuşma Dersi Almak İçin Tıklayın !
İngilizce Eski Bir Arkadaşla Buluşma Diyalogları

Meeting an Old Friend (Eski Bir Arkadaşla Buluşma)
Arkadaşlarla buluşmak her zaman güzeldir. Hele de bu arkadaşınız, uzun zamandır görmediğiniz ve çok sevdiğiniz biriyse… O zaman onunla neler konuşurdunuz. Sizlere bu içeriğimizde arkadaşlarınızla yapabileceğiniz örnek diyalogları hazırladık. Örnekler bizden, bunları çeşitlendirmek de sizden. Hazırsanız diyaloglara ve anlamlarına bir göz atalım.
İngilizce Diyalog
A: Hi, I miss you so much. How are you doing? How’s it going?
B: I too miss it. I’m fine, I came back from abroad yesterday. I was going to call you.
A: How is London, is it beautiful?
B: It was beautiful but a little rainy. What are you doing? Did you graduate?
A: Yes, I am going to start a master’s degree.
B: I’m very happy for you. Shall we have a coffee tomorrow?
A: Okay, we’ll communicate on the phone. Take care of yourself.
B: See you tomorrow. Take care.
Türkçe Hali
A: Selam, seni çok özledim. Nasılsın? Nasıl gidiyor?
B: Ben de çok özledim. İyiyim, yurt dışından dün döndüm. Seni arayacaktım.
A: Londra nasıl, güzel mi?
B: Çok güzel ama biraz yağmurluydu. Sen neler yapıyorsun? Mezun oldun mu?
A: Evet oldum, yüksek lisansa başlayacağım.
B: Senin adına çok sevindim. Bir kahve içelim mi yarın?
A: Olur, telefonda haberleşiriz. Kendine iyi bak.
B: Yarın görüşürüz. Sen de kendine iyi bak.
İngilizce Diyalog
Leyla: Ceylin, I can’t believe it. What are you doing here?
Ceylin: I can’t believe I saw you either. I have been working at this restaurant for two months. What are you doing?
Leyla: I work as a secretary at the company on the back street. I’m glad to see you.
Ceylin: Me too. It had been a long time since I met.
Leyla: I forgot to tell you. I’m getting engaged next week.
Ceylin: Really? Isn’t it with your boyfriend you introduced?
Leyla: Yes. I want you to come to my engagement. You’ll see our other friends. What do you say?
Ceylin: Don’t worry. I can’t wait for that day.
Leyla: Me too. I’ll bring the invitation to you. Take care of yourself.
Ceylin: I’m waiting, you take care of yourself.
Türkçe Hali
Leyla: Ceylin, inanamıyorum. Senin burada ne işin var?
Ceylin: Ben de seni gördüğüme inanamıyorum. Bu restoranda çalışıyorum iki aydır. Sen neler yapıyorsun?
Leyla: Arka sokaktaki firmada sekreterlik yapıyorum. Seni gördüğüme çok sevindim.
Ceylin: Ben de öyle. Görüşmeyeli çok uzun zaman olmuştu.
Leyla: Sana söylemeyi unuttum. Önümüzdeki hafta nişanlanıyorum.
Ceylin: Sahi mi? Tanıştırdığın erkek arkadaşınla değil mi?
Leyla: Evet. Nişanıma gelmeni isterim. Diğer arkadaşlarımızı da görürsün. Ne dersin?
Ceylin: Geleceğim merak etme. O gün için sabırsızlanıyorum.
Leyla: Ben de öyle. Sana davetiyeyi de getireceğim. Kendine iyi bak.
Ceylin: Bekliyorum, sen de kendine iyi bak.
İngilizce Diyalog
Eylül: Hi, Selin! What a surprise! How’s it going?
Selin: Eylül! I don’t believe that! Fine, thanks, and you?
Eylül: Just fine. Where are you off to?
Selin: To the library. I’ve got a political science exam next week and need to start studying.
Eylül: Oh, no. Well, I’ll see you later then. Good luck!
Selin: Thanks a lot! Shall we meet after the exam?
Eylül: I would be very happy, success in the exam.
Selin: Thank you my friend, take care.
Eylül: You too.
Türkçe Hali
Eylül: Selam Selin! Bu ne sürpriz! Nasıl gidiyor?
Selin: Eylül, inanamıyorum! İyiyim teşekkür ederim, sen nasılsın?
Eylül: Gayet iyiyim. Nereye böyle?
Selin: Kütüphaneye gidiyorum. Haftaya siyaset bilimi dersi sınavım var ve çalışmam gerek.
Eylül: Hadi ya. Sonra görüşürüz o zaman. İyi şanslar.
Selin: Çok teşekkürler. Sınavdan sonra görüşelim mi?
Eylül: Çok sevinirim, sınavda başarılar.
Selin: Teşekkür ederim arkadaşım, kendine dikkat et.
Eylül: Sen de.
İngilizce Diyalog
Mert: Hi Özlem, how are you today?
Özlem: I’m fine thank you, how are you?
Mert: Not bad.
Özlem: What happened?
Mert: I had a fight with my friend. I’m a little bored.
Özlem: Don’t bother. How about we go to the cinema?
Mert: You don’t want to go.
Özlem: I will not go either. Let’s have a coffee. Tell me about your problem.
Mert: Thank you, let’s go.
Türkçe Hali
Mert: Selam Özlem, bugün nasılsın?
Özlem: İyiyim teşekkür ederim, sen nasılsın?
Mert: Fena değil işte.
Özlem: Ne oldu?
Mert: Arkadaşımla kavga ettim. Biraz canım sıkkın.
Özlem: Sıkma canını. Sinemaya gidelim mi ne dersin?
Mert: Sen git ben istemiyorum.
Özlem: Ben de gitmeyeceğim. Hadi bir kahve içelim. Sen de sorununu anlat.
Mert: Teşekkür ederim, gidelim.
İngilizce Diyalog
Simla: Ece, how are you? I miss you so much.
Ece: I miss you too, my friend. How is your family? Your mom, dad? I miss all of them.
Simla: They’re fine. We talked about you yesterday. You are coming to dinner as soon as possible. My mom will be very happy.
Ece: I will definitely come, and I will buy her favorite dessert.
Simla: How is your job going?
Ece: Very good, I even got promoted last week.
Simla: Congratulations.
Ece: Thank you. How is yours?
Simla: I’m a teacher, you know that. I continue as you know. I am so happy.
Ece: I’m very happy for you. We chat when I come to your home.
Simla: Absolutely. You will come at the first opportunity.
Ece: Don’t worry, man. See you take care of yourself.
Simla: You too. I kiss.
Ece: Me too.
Türkçe Hali
Simla: Ece, nasılsın? Seni çok özledim.
Ece: Ben de seni özledim dostum. Ailen nasıl? Annen, baban? Hepsini çok özledim.
Simla: Onlar iyiler. Dün senin hakkında konuştuk. En kısa zamanda bize yemeğe geliyorsun. Annem çok sevinecek.
Ece: Kesinlikle geleceğim, onun en sevdiği tatlıyı da alacağım.
Simla: İşin nasıl gidiyor?
Ece: Gayet iyi, geçen hafta terfi aldım hatta.
Simla: Tebrik ederim.
Ece: Teşekkür ederim. Seninki nasıl?
Simla: Ben öğretmenim, bunu biliyorsun. Bildiğin gibi devam ediyorum. Çok mutluyum.
Ece: Senin adına çok sevindim. Evinize geldiğimde sohbet ederiz.
Simla: Kesinlikle. İlk fırsatta geleceksin.
Ece: Merak etme dostum. Görüşürüz, kendine iyi bak.
Simla: Sen de. Öpüyorum.
Ece: Ben de.
İngilizce Diyalog
Sercan: Hi Emre, it’s nice to see you.
Emre: Sercan, it’s been a long time. How are you?
Sercan: I’m fine how are you, what are you doing?
Emre: I’m fine too. I finished school. As a computer engineer, I work in a company.
Sercan: I’m done too. You know, I was studying architecture. I opened my own architectural office.
Emre: Congratulations, I would like to visit one day.
Sercan: You can always come. My phone number is the same, you can call whenever you want.
Emre: I changed my number. I’ll send you a message.
Sercan: Okay, I’m waiting. See you.
Emre: See you.
Türkçe Hali
Sercan: Selam Emre, seni görmek çok güzel.
Emre: Sercan, uzun zaman oldu. Nasılsın?
Sercan: İyiyim sen nasılsın, neler yapıyorsun?
Emre: İyiyim ben de. Okulu bitirdim. Bilgisayar mühendisi olarak bir firmada çalışıyorum.
Sercan: Ben de bitirdim. Biliyorsun mimarlık okuyordum. Kendi mimarlık ofisimi açtım.
Emre: Tebrik ederim, bir gün ziyaret etmek isterim.
Sercan: Her zaman gelebilirsin. Telefon numaram aynı, istediğinde arayabilirsin.
Emre: Ben numaramı değiştirdim. Sana mesaj atayım.
Sercan: Tamam bekliyorum. Görüşmek üzere.
Emre: Görüşürüz.