Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin
Food and Drink (Yiyecek-İçecek) Diyalogları
İngilizce diyalog kurmanız gereken olayları düşündüğünüzde bunların başında yiyecek-içecek konuları gelmektedir. Yiyecek-içecek siparişi vermeniz ya da yurt dışına gittiğinizde bu ürünleri alışveriş yoluyla almanız gerekebilir. Sizlere hazırlamış olduğumuz bu içerikte örnek yiyecek-içecek diyaloglarını bulabilirsiniz. Dilerseniz benzer diyalogları da oluşturabilirsiniz. Hazırsanız başlayalım.
İngilizce Diyalog
Kerim: The hamburger looks really good.
Ayşe: It is! I had it the last time I was here.
Mert: How is the pizza, Ayşe?
Ayşe: It’s good, but I think the hamburger is better. What would you recommend?
Waitperson: I’d recommend the spaghetti. It’s fantastic!
Ayşe: That sounds great. I’ll have that.
Waitperson: Fine. Would you like an appetizer?
Ayşe: No, spaghetti is more than enough for me!
Kerim: I think I’ll have the spaghetti as well.
Waitperson: Right. That’s two serving spaghetti. Would you care for an appetizer?
Kerim: Yes, I’ll take the humus.
Mert: Oh, that sounds good! I can’t decide between the humus and pepper fries.
Waitperson: The pepper fries is fresh, so I’d recommend that.
Mert: Great. I’ll have the pepper fries.
Waitperson: What would you like to drink?
Kerim: I’ll have water.
Ayşe: I’d like a lemonade.
Mert: I’ll take a glass of cherry juice.
Waitperson: Thank you. I’ll get the drinks and the appetizers.
Kerim: Thanks a lot.
Türkçe Hali
Kerim: Hamburger çok iyi görünüyor.
Ayşe: Öyle! Burada en son hamburger yemiştim.
Mert: Pizza nasıl, Ayşe?
Ayşe: Güzel, ama bence hamburger daha iyi. Ne önerirsiniz?
Garson: Spagetti öneririm. Harikadır!
Ayşe: Kulağa hoş geliyor. Ben istiyorum.
Garson: Güzel. Meze ister misin?
Ayşe: Hayır, spagetti benim için fazlasıyla yeterli!
Kerim: Sanırım ben de spagetti alacağım.
Garson: Evet, iki porsiyon spagetti. Meze ister misiniz?
Kerim: Evet, humus istiyorum.
Mert: Oh, kulağa hoş geliyor! Humus ve biber kızartması arasında karar veremiyorum.
Garson: Biber kızartması taze, bu yüzden tavsiye ederim.
Mert: Harika. Biber kızartması istiyorum.
Garson: Ne içmek istersiniz?
Kerim: Su alacağım.
Ayşe: Limonata istiyorum.
Mert: Bir bardak vişne suyu alacağım.
Garson: Teşekkürler. İçecekleri ve mezeleri getiriyorum.
Kerim: Çok teşekkürler.
İngilizce Diyalog
Waitress: Good afternoon. Can I help you?
Client: Yes. Can I see a menu, please?
Waitress: Certainly, here you are.
Client: Thank you. What’s today’s special?
Waitress: Grilled tuna, sir.
Client: That sounds good. I’ll have that.
Waitress: Would you like something to drink?
Client: Yes, I’d like a coke.
Waitress: Here you are. Enjoy your meal!
Client: Thank you so much.
Waitress: Can I get you anything else?
Client: No thanks. I’d like the bill, please.
Waitress: That’ll be $16.75.
Client: Here you are. Keep the change!
Waitress: Thank you! Have a good day!
Client: Bye.
Türkçe Hali
Garson: İyi günler. Yardım edebilir miyim?
Müşteri: Evet, bir menü alabilir miyim lütfen?
Garson: Tabi, buyrun.
Müşteri: Teşekkür ederim. Bugünün özel yemeği nedir?
Garson: Izgara ton balığı efendim.
Müşteri: Kulağa hoş geliyor. Ben ondan alayım.
Garson: İçecek bir şey ister misiniz?
Müşteri: Evet, kola istiyorum.
Garson: Buyrun, afiyet olsun.
Müşteri: Çok teşekkür ederim.
Garson: Başka bir şey getirmemi ister misiniz?
Müşteri: Hayır, teşekkürler. Hesabı alabilir miyim lütfen?
Garson: 16 dolar 75 sent tutuyor.
Müşteri: İşte, buyrun. Üstü kalsın.
Garson: Teşekkürler. İyi günler.
Müşteri: Hoşçakalın.
İngilizce Diyalog
A: What do you feel like eating this morning?
B: I usually just have a bowl of cornflakes.
A: That’s wrong. The most important meal of the day is breakfast.
B: Yeah, but I don’t usually have time to eat a big breakfast.
A: You can always make an easy breakfast.
B: What do you make?
A: All I make is, cornflakes, toast, and some orange juice.
B: That sounds pretty good.
A: I like it, and it’s a fast meal.
B: That is a very quick meal to make.
A: I can make it for you if you like.
B: Cornflakes and orange juice sounds good to me.
Türkçe Hali
A: Bu sabah ne yemek istiyorsun?
B: Genellikle sadece bir kâse mısır gevreği yiyorum.
A: Bu yanlış. Günün en önemli öğünü kahvaltı.
B: Evet, ama uzun bir kahvaltı yapmak için vaktim yok.
A: Her zaman kolaylıkla kahvaltı edebilirsin.
B: Ne yapıyorsun?
A: Yaptığım tek şey mısır gevreği, tost ve biraz portakal suyu.
B: Kulağa hoş geliyor.
A: Hızlı hazırlanıyor ve seviyorum.
B: Hızlı hazırlanabilecek bir yemek.
A: İstersen senin için yapabilirim.
B: Mısır gevreği ve portakal suyu bana iyi gelir.
İngilizce Diyalog
Ali: Do you know what you want to eat for lunch?
Betül: What do you feel like having?
Ali: I want to get some pizza.
Betül: I had pizza for lunch yesterday.
Ali: Tell me what you want to eat.
Betül: Do you want to get a burger?
Ali: See, I had a burger for lunch yesterday.
Betül: Think of something.
Ali: How about I get pizza and you get a burger?
Betül: Let’s do that then.
Ali: Where do they sell both at?
Betül: They sell pizza and burgers at the cafeteria.
Türkçe Hali
Ali: Öğle yemeğinde ne yemek istediğini biliyor musun?
Betül: Sen ne yemek istiyorsun?
Ali: Ben pizza almak istiyorum.
Betül: Dün öğle yemeğinde pizza yedim.
Ali: Sen bana ne yemek istediğini söyle.
Betül: Hamburger ister misin?
Ali: Dün öğle yemeği için hamburger yedim.
Betül: Bir şey düşünelim.
Ali: Benim pizza almama, senin hamburger almana ne dersin?
Betül: Hadi o zaman yapalım.
Ali: İkisini de nereden alabiliriz?
Betül: Kafeteryada pizza ve hamburger satıyorlar.
İngilizce Diyalog
A: I’m so thirsty.
B: Let’s go get something to drink.
A: That’s a good idea.
B: Do you know what you want to drink?
A: I kind of want a soda.
B: Okay. I want a cola. Let’s order.
Türkçe Hali
A: Çok susadım.
B: Gidip bir şeyler içelim.
A: Bu iyi bir fikir.
B: Ne içmek istediğini biliyor musun?
A: Bir çeşit soda istiyorum.
B: Tamam. Kola istiyorum. Hadi sipariş verelim.
İngilizce Diyalog
Hasan: I want to make dinner tonight.
Gizem: What are you thinking of making?
Hasan: I don’t have any idea what to cook.
Gizem: How about making a teriyaki bowl?
Hasan: Can you tell me how to make it?
Gizem: All it consists of is teriyaki beef and rice.
Hasan: But what do I have to do to prepare it?
Gizem: First, you should cook some white rice.
Hasan: What do I do after that?
Gizem: Then cut up the beef and marinate it in teriyaki sauce. Just cook for 15 minutes. That’s all.
Türkçe Hali
Hasan: Bu akşam, akşam yemeği yapmak istiyorum.
Gizem: Ne yapmayı düşünüyorsun?
Hasan: Ne pişireceğimi bilmiyorum.
Gizem: Bir teriyaki kasesi yapmaya ne dersin?
Hasan: Bana nasıl yapılacağını söyleyebilir misin?
Gizem: Tek gereken teriyaki sığır eti ve pirinç.
Hasan: Ama hazırlamak için ne yapmam gerekiyor?
Gizem: İlk önce biraz beyaz pirinç pişirmelisin.
Hasan: Bundan sonra ne yapacağım?
Gizem: Sonra dana etini kes ve teriyaki sosuyla marine et. 15 dakika pişirmen yeterli. Hepsi bu.
İngilizce Diyalog
Customer: Good afternoon, where’s the tuna?
Market employee: Next to canned products at your back.
Customer: Thank you, do you have flour and oil?
Market employee: There is no big flour left, you can find small flour. The oils are right here.
Customer: Thank you, easy.
Market employee: Thank you.
Türkçe Hali
Müşteri: İyi günler, ton balığı ne tarafta acaba?
Market çalışanı: Arka tarafınızda konserve ürünlerin yanında.
Müşteri: Teşekkür ederim, peki un ve yağ var mı?
Market çalışanı: Büyük boy un kalmadı, küçük boy un bulabilirsiniz. Yağlar da hemen şurada.
Müşteri: Teşekkürler, kolay gelsin.
Market çalışanı: Sağ olun.
İngilizce Diyalog
Yağmur: What are you going to eat with your sandwich?
Ece: I think I’m going to eat a piece of fruit.
Yağmur: What kind do you like?
Ece: I really like apples and grapes.
Yağmur: What kind of apples do you like to eat?
Ece: I love green apples.
Yağmur: I don’t like green apples. I like bananas and cherries.
Ece: Really? Why not?
Yağmur: Green apples are too sour for me.
Ece: So, you like cherries better?
Yağmur: Yes, I love cherries.
Ece: It’s your opinion. I think green apples are a lot better.
Türkçe Hali
Yağmur: Sandviçinle ne yiyeceksin?
Ece: Sanırım bir parça meyve yiyeceğim.
Yağmur: Ne tür seversin?
Ece: Elma ve üzümleri çok seviyorum.
Yağmur: Ne tür elma yemeyi seviyorsun?
Ece: Yeşil elmaları seviyorum.
Yağmur: Yeşil elmaları sevmiyorum. Muz ve kirazları severim.
Ece: Gerçekten mi? Neden sevmiyorsun?
Yağmur: Yeşil elmalar benim için fazla ekşi.
Ece: Kirazları daha mı çok seviyorsun?
Yağmur: Evet, kirazları severim.
Ece: Bu senin fikrin. Bence yeşil elma daha iyi.
İngilizce Diyalog
A: I am starving.
B: Didn’t you just eat?
A: I’m still hungry.
B: We ate everything from dinner.
A: I just need a snack. I want to eat potato chips.
B: A great idea! Let’s eat it and drink cola. And also there are two slices of cake at home. I’ll get it.
Türkçe Hali
A: Açlıktan ölüyorum.
B: Yemek yemedin mi?
A: Hala açım.
B: Akşam yemeğinde her şeyi yedim
C: Sadece bir atıştırmalık lazım. Patates cipsi yemek istiyorum.
B: Harika bir fikir! Hadi yiyelim, yanında kola içelim. Ayrıca evde iki dilim kek var. Onu getireceğim.
İngilizce Diyalog
Customer: Good day, I want to buy minced meat.
Butcher: Good day, how many kilos would you like?
Customer: Two kilos are enough.
Butcher: What kind of minced meat do you want?
Customer: Low-fat minced meat is good.
Butcher: Sure, sir. I’m preparing. Here it is. The fee is 80 liras.
Customer: Here you are, thank you very much.
Butcher: You’re welcome.
Türkçe Hali
Müşteri: İyi günler, kıyma almak istiyorum.
Kasap: İyi günler, kaç kilo istersiniz?
Müşteri: İki kilo yeter.
Kasap: Ne tür kıyma istersiniz?
Müşteri: Az yağlı kıyma iyi olur.
Kasap: Tabi efendim. Hazırlıyorum. İşte burada. Ücreti 80 liradır.
Müşteri: Buyrun, çok teşekkürler.
Kasap: Rica ederim.
İngilizce Diyalog
Ömer: What is your favorite dessert?
Selen: My favorite dessert is tiramisu. But I also like profiterole. What about you?
Ömer: Good. I love milk desserts. Rice pudding, winner and tres leches. I also like pistachio baklava.
Selen: How about you go somewhere and eat dessert? We also drink tea and coffee.
Ömer: Great idea. Let’s go.
Türkçe Hali
Ömer: En sevdiğin tatlı ne?
Selen: Benim en sevdiğim tatlı tiramisu. Ama profiterolü de çok severim. Ya sen?
Ömer: Güzel. Ben sütlü tatlıları seviyorum. Sütlaç, kazandibi ve trileçe. Fıstıklı baklavayı da çok severim.
Selen: Bir yerlere gidip tatlı yemeye ne dersin? Çay ve kahve de içeriz.
Ömer: Harika fikir. Hadi gidelim.
İngilizce Diyalog
A: I want something sweet after dinner.
B: What do you have in mind?
A: A dessert sounds nice.
B: What kind are you thinking of getting?
A: I want to get some apple pie.
B: I love apple pie too.
Türkçe Hali
A: Yemekten sonra tatlı bir şey istiyorum.
B: Aklında ne var?
A: Bir tatlı kulağa hoş geliyor.
B: Ne tür bir tatlı yemeyi düşünüyorsun?
A: Biraz elmalı turta almak istiyorum.
B: Ben de elmalı turtayı severim.
Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren