İngilizce Güzel Kelimeler ve Türkçe Anlamları


ingilizce-güzel-kelimeler
Türkiye’nin en iyi online İngilizce eğitim sistemi olan Konuşarak Öğren’den ücretsiz konuşma dersi almak için tıklayın !

Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin

Konuşmak insanın kendini ifade etmesi için en güzel yoldur. Konuşarak insanlarla anlaşabilir, ikna edebilir, iltifatlar edebilirsiniz. Kullanacağınız her bir İngilizce kelime, tüm söylediklerinizin anlamını değiştirebilir. Bu yüzden her bir kelimenizi özenle seçmelisiniz. Bazı kelimelerin okunuşu size zor gelebilir. Kelimeleri daha rahat okumak için İngilizce alfabeyi bilmenizde fayda var. Harflerin okunuşlarını öğrendikten sonra buradaki kelimeleri daha rahat bir şekilde okuyabilir ve güzelce yazabilirsiniz. Üstelik harflerle İngilizce Kısaltmalar kullanabilir ve aşağıdaki kelimelerle çok güzel cümleler kurabilirsiniz. Siz de güzel kelimelerle kurulan güzel sözler söylemek istiyorsanız aşağıdaki güzel kelimeler listesini okuyabilirsiniz.

 

Ailurophile (Kedi Sever)

[table id=408 /]

My sister is totally ailurophile.

Kız kardeşim tam anlamıyla bir kedi sever.

Comely (Çekici)

[table id=411 /]

Her comely attitude affected me most.

Beni en çok etkileyen çekici tavrı oldu.

Beleaguer (Sorun Çıkaran)

[table id=409 /]

His beleaguer acts is driving me crazy.

Sorun çıkaran hareketleri beni delirtiyor.

Brood (Tek Başına Düşünmek)

[table id=410 /]

All I need is to brood calmly in my room.

Tek ihtiyacım olan şey odamda sessizce ve tak başıma düşünmek.

Conflate (Bir Araya Getirmek)

[table id=412 /]

I conflated 3 different works to forge this documents.

Bu belgeleri oluşturmak için 3 farklı çalışmayı bir araya getirdim.

Petrichor (Toprak Kokusu)

[table id=413 /]

My favourite smell is the petrichor.

Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu en sevdiğim koku.

Serendipity (Tesadüf)

[table id=414 /]

Finding money in your pocket is my favourite serendipity moment.

Cebimde para bulmak ne sevdiğim tesadüf anı.

Solitude (Yalnızlık)

[table id=415 /]

Sitting in solitude, away from everyone.

Yalnız başına oturmak, herkesden uzak.

Aurora (Gökyüzü Işıkları)

[table id=416 /]

North auroras are best to see in nights.

Kuzey ışıkları en iyi gece görünür.

Idyllic (Sakin ve Güzel)

[table id=418 /]

We need to some Idyllic village scenerario.

Güzel, sakin bir köy manzarasına ihtiyacımız var.

Pluviophile (Yağmurdan Zevk Alan)

[table id=419 /]

As a pluviophile, she is always dancing in the rain.

Yağmurdan zevk alan birisi olarak yağmurda hep dans eder.

Euphoria (Aşırı Mutluluk)

[table id=420 /]

She was in such a euphoria that I thought she became sick.

O kadar aşırı mutluydu ki hasta sandım.

Sequoia (Sekoya)

[table id=421 /]

Sequoia is one of the most beatiful trees.

Sekoya en güzel ağaçlardan birisidir.

Aquiver (Titreme)

[table id=422 /]

Her hands was aquivering due to crying.

Ağladığı için elleri titriyordu.

Mellifluous (Kadife Ses)

[table id=423 /]

With his mellifluous voice, I would listen to him speaking all night long.

O kadife sesiyle, tüm gece konuşsa dinlerim.

Ineffable (Tarif Edilemez)

[table id=424 /]

My love and belief for you is so strong that it’s ineffable.

Sana olan aşkım ve inancım o kadar kuvvetli ki kelimelere dökelim.

Nefarious (Kötü ve Rezil)

[table id=425 /]

His nefarious character only brought trouble.

Kötü ve rezil karakteri ile sadece bela getirdi.

Somnabulist (Uyurgezer)

[table id=426 /]

My doctor told me I’m a somnbambulist.

Doktorum uyurgezer olduğumu söyledi.

Epoch  (Çağ)

[table id=427 /]

A new epoch is closing in.

Yeni çağ yaklaşıyor.

Sonorous (Derin Ses)

[table id=428 /]

His sonorous voice was his biggest talent.

Derin sesi en büyük yeteneğiydi.

Ethereal (Gerçek Olamayacak Kadar Güzel)

[table id=429 /]

Her ethereal beauty mesmerized me.

Gerçeklik dışı güzelliği beni büyüledi.

Epiphany (Aydınlanma)

[table id=430 /]

The epiphany moment when he learned that exam is tomorrow was priceless.

Sınavın yarın olduğunu öğrenince geçirdiği aydınlanma anı paha biçilemez.

Efflorescence (Çiçek Açma Dönemi)

[table id=431 /]

Efflorescence period is the best time to walk on nature.

Doğada yürümek için en iyi zaman bitkilerin çiçek açma dönemi.

Elixir (Mucizevi İksir)

[table id=432 /]

Another company claiming they found an elixir to everything again.

Yine bir şirket her şeyin çözümü bir ilaç bulduğunu iddia ediyor.

Eloquence (Hitabet Yeteneği)

[table id=433 /]

His eloquence was advanced that he could convince anyone.

Hitabeti o kadar iyiydi ki herkesi ikna edebilirdi.

Harbinger (Elçi)

[table id=434 /]

Harbinger of doom, do not bore us.

Felaket tellalı, canımızı sıkma.

Opulent (Pahalı ve Gösterişli)

[table id=435 /]

His opulent dress was the main focus of the night.

Pahalı ve gösterişli kıyafeti tüm gecenin ana odağıydı.

Ravel (İpliklerine Ayrımak)

[table id=436 /]

It took a long time to ravel all the wool.

Tüm yünü ipliklerine ayırmak uzun sürdü.

Sumptuous (Lüks ve Gösterişli)

[table id=437 /]

All the guests were in a sumptuous dress.

Tüm misafirler lüks kıyafetler içindeydi.

Talisman (Tılsım)

[table id=438 /]

My mother gave me this talisman for good luck.

Annem bu tılsımı iyi şans için verdi.

Wherewithal (Gerekli Para)

[table id=439 /]

I want to buy a new computer but I don’t have the wherewithal.

Yeni bilgisayar almak istiyorum ama yeterli param yok.

Woebegone (Üzgün)

[table id=440 /]

His woebegone expressions were upsetting us.

Hüzünlü ifadesi hepimizi üzüyordu.

Imbroglio (Karmaşık)

[table id=441 /]

This imbroglio matters are getting out of hand.

Bu karışık meseleler kontrolden çıkmaya başladı.

Surreptitiously (Gizlice)

[table id=442 /]

She was surreptitiously looking at the clock, wanting to get away.

Uzaklaşmak için çaktırmadan saate bakıyordu.

Ripple (Damla Deseni)

[table id=443 /]

Ripple pattern on the water was so nice.

Su üzerindeki damla deseni çok hoştu.

Nemesis (Büyük Düşman)

[table id=444 /]

This sickness has been my nemesis for a long time.

Bu hastalık benim düşmanım oldu.

Penumbra (Yarı Gölge)

[table id=445 /]

You can witness the penumbra during the eclipse.

Tutulma sırasında yarı gölgeye denk gelebilirsiniz.

Cynosure (İlgi Çekici)

[table id=446 /]

She is very important for us since she is cynosure.

O kadar güzel ve ilgi çekici ki bizim için çok önemli birisi oldu.

Dalliance (Flörtleşme)

[table id=447 /]

She throw the ring when she learnt her fiance had a dalliance.

Nişanlısının başkasıyla flörtleştiğini öğrenince yüzüğü fırlattı.

Demesne (Mülk)

[table id=448 /]

This all lands are demesne of the king.

Tüm topraklar kralın mülküdür.

Denouement (Sonuç)

[table id=450 /]

The denoument act on the theatre was amazing.

Tiyatronun sonuç bölümü çok iyiydi.

Solemn (Ağırbaşlı)

[table id=449 /]

His solemn movements was the thing that affected us.

Bizi etkileyen ağırbaşlı hareketleriydi.

Desultory (Amaçsızca)

[table id=451 /]

He was wandering around in a desultory way.

Başıboş şekilde ortalıkta dolanıyordu.

Ephemeral (Fani)

[table id=452 /]

I thought this music genre was ephemeral.

Bu müzik türü geçici sanıyordum.

Evanescent (Uunutulup Giden)

[table id=453 /]

Not matter what he did, he became evanescent.

Ne yaptıysa önemi yok, unutulup gitti.

Halcyon (Sakin ve Hoş)

[table id=454 /]

We need to go a place halcyon.

Sakin ve hoş bir yere gitmeliyiz.

Usurp (Zorla Ele Geçirmek)

[table id=455 /]

After he usurped the throne, became the new king.

Tahtı zorla ele geçirdikten sonra yeni kral oldu.

Lassitude (Zihinsel ve Fiziksel Yorgunluk)

[table id=456 /]

Lassitude of the teacher affects their students.

Öğretmenlerin yorgunluğu öğrencileri de etkiliyor.

Lilt (Alçalan ve Yükselen Ses)

[table id=457 /]

He was singing beautyfully with a lilting voice.

Alçalan ve yükselen sesiyle güzelce şarkı söylüyordu.

Agile (Çevik)

[table id=458 /]

Her agile movement enabled him to hold the falling plate.

Çevik hareketleri sayesinde düşen tabağı tutabildi.

Leisure (Boş Vakit)

[table id=459 /]

I sleep on my leisure time.

Boş zamanlarımda uyurum.

Love (Aşk)

[table id=460 /]

My love is eternal.

Aşkım sonsuzdur.

Luminescence (Parlaklık)

[table id=461 /]

Luminiscence on her eyes enchanted me.

Gözlerindeki parlaklık beni büyüledi.

Syzygy (Gezegenlerin Hizaya Dizilmesi)

[table id=462 /]

Astrologs are waiting for the syzygy.

Astrologlar gezegenlerin hizalanmasını bekliyor.

Oblivion (Unutulmak)

[table id=463 /]

I was in Oblivion, no one knew me.

Unutulmuştum, kimse beni tanımıyordu.

Incandescence (Aşırı Parlak)

[table id=464 /]

Incandescence of the flaming sword lighted the room.

Ateşler içindeki kılıç odayı aydınlatıyordu.

Diaphanous (İnce ve Narin)

[table id=465 /]

His diaphonus curtains were useless.

İnce perdeleri bir işe yaramıyordu.

Ebullience (Enerji ve Mutlu Ruh Hali)

[table id=466 /]

Children are always in a ebullience mood.

Çocuklar daima enerji ve mutluluk dolu.

Evocative (Hatırlatıcı)

[table id=467 /]

This evocative smell took me to happy old days.

Bu koku bana eski günleri hatırlattı.

Felicity (Mutluluk)

[table id=468 /]

Felicity of the marriage lasts long.

Evliliğin getirdiği mutluluk uzun sürer.

Forbearance (Kendine Hakim Olmak)

[table id=469 /]

Her forbearance convinced us that he was the right person for this job.

Zor durumda kendisini hakim olabilme yeteneği bize bu iş için doğru kişi olduğuna ikna etti.

Furtive (Gizli Saklı)

[table id=470 /]

His furtive actions suggested that we should get rid of him.

Gizli kapaklı hareketleri ondan kurtulmamız gerektiğini fark ettirdi.

Glamour (İhtişamlı)

[table id=471 /]

His glamour was pulling everyone to him.

İhtişamlı görünümü herkesi kendine çekiyordu.

Gossamer (İnce İplik)

[table id=472 /]

She was wearing a gossamer veil.

Çok ince işlenmiş bir duvak takıyordu.

Incipient (Başlangıç)

[table id=473 /]

Incipient was the attracting part of the movie.

Başlangıç filmin en ilgi çekici yeriydi.

Inglenook (Şömine Etrafındaki Yer)

[table id=474 /]

We decided to build an inglenook.

Şöminenin etrafında oturmak için yer inşa etmeye karar verdik.

Insouciance (Endişesiz ve Rahat)

[table id=475 /]

Insouciance of the youth always amazed me.

Gençlerin rahatlığı beni hep etkilemiştir.

Panacea (Her Şeyin Çözümü)

[table id=476 /]

Technology is not the panacea.

Teknoloji her şeyin çözümüdür.

Pastiche (Derleme)

[table id=477 /]

This pastiche involves works of various writers.

Bu derleme bir çok yazarın çalışmalarını içermekte.

Plethora (Bol)

[table id=478 /]

Plethora books of the royal family was astonishing.

Kraliyet soyunun başa çıkılamayacak kadar fazla kitabı hayrete düşürüyordu.

Pyrrhic (Buruk Zafer)

[table id=479 /]

He won the case but with all the money spent, it was a pyrrhic victory.

Davayı kazandı ama harcadığı para yüzünden yarım bir zaferdi.

Quintessential (En Önemli ve Gerekli)

[table id=480 /]

For a quality cheese, quality milk is the quintessential part.

Kaliteli bir peynir için kaliteli süt en önemli parçadır.

Redolent (Anımsatıcı)

[table id=481 /]

His redolent smell took me to a few years back.

O anımsatıcı kokusu bana eski yılları anımsattı.

Riparian (Nehir Kıyısı)

[table id=482 /]

Cars were parking on the riparian.

Araçlar nehrin kenarına park ediyordu.

Scintilla (En Ufak Parça)

[table id=483 /]

There isn’t a scintilla of truth in his story.

Hikayesinde gerçeğe dair en ufak parça yoktu.

Untoward (Beklenmeyen)

[table id=484 /]

His untoward actions wore us out.

Beklenmedik hareketleri bizi yordu.

Mesmerize (Büyüleyici)

[table id=485 /]

His mesmerizing glance was beatiful.

Büyüleyici bakışları çok güzeldi.

Daha Fazla Kelimeyi Konuşarak Öğrenin!

Öğrenebileceğiniz kelime sayısı çok fazla. Öğrenmek içinse zorlanmanıza gerek yok! Konuşarak Öğren sayesinde bir çok kelimeyi rahatça öğrenebilirsiniz. Anadili İngilizce olan eğitmenler sayesinde güzel telaffuzlarla kelimeleri öğrenebilirsiniz. Kendinize göre ayarlayabileceğiniz ders saatleri ile İngilizce öğrenmek hiç zor olmayacak. Siz de rahat saatlerle ve uzman eğitmenler kolayca İngilizce öğrenmek istiyorsanız Konuşarak Öğrene gelebilirsiniz!

Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren

Adınızı soyadınızı giriniz!

Geçerli bir e-posta adresi giriniz!

Geçerli bir cep telefonu numarası giriniz!

Şifreniz en az 4 karakter olmalıdır!

Bilgileri eksiksiz doldurunuz!

18 thoughts on “İngilizce Güzel Kelimeler ve Türkçe Anlamları

  1. Haha çok tatlı bir ders olmuş bu, çok güzel gruplanmış ve örnekler de güzel hoşuma gitti. Elinize sağlık

  2. dizilerde görüp merak ettiğim birkaç kelimenin anlamını sonunda buldum. teşekkürler

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Son Yazılar

İngilizcenizi Geliştirin

Türkiye'nin %100 başarı garantili tek online İngilizce kursunu ücretsiz deneyin.

Adınızı soyadınızı giriniz!

Geçerli bir e-posta adresi giriniz!

Geçerli bir cep telefonu numarası giriniz!

Şifreniz en az 4 karakter olmalıdır!

Bilgileri eksiksiz doldurunuz!

Bilgi Mesajı