Havalimanı İle İlgili İngilizce Kelimeler


havaalanı
Türkiye’nin en iyi online İngilizce eğitim sistemi olan Konuşarak Öğren’den ücretsiz konuşma dersi almak için tıklayın !

Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin

Havalimanında çalışmak ya da seyahat ederken zorluk yaşamamanız adına sizlere, havalimanı ile ilgili İngilizce kelimeleri derledik. Bu kelimeleri ve kurulan örnek cümleleri iyice öğrendiğinizde havalimanında çalışmak ya da uçakla yolculuk yapmak sizin için oldukça keyifli olacak. Hazırsanız başlayalım.

Aircraft: uçak

  • Please remain seated until the aircraft arrives at the gate.

Lütfen uçak kapıya varıncaya kadar oturmuş olarak kalın.


Airfare:
Uçak bileti

  • Did you get the airfare?

Uçak biletini aldın mı?

Airline: Havayolu

Airline is an important transportation.

Havayolu önemli bir taşımacılıktır.

Airport: havalimanı

  • Buses run between the station and the airport.

İstasyon ve havaalanı arasında otobüsler çalışır.


Aisle:
koridor

  • I don’t want to sit on the aisle side.

Koridor tarafında oturmak istemiyorum.

Aisle seat: koridor koltuğu

  • I like to travel in the aisle seat.

Koridor koltuğunda yolculuk yapmayı severim.

Arrival / Arrivals: varış

  • On my arrival at the station, I will call you.

İstasyona vardığımda, seni ararım.

Baggage / Luggage: bagaj

  • Here is my baggage.

Bagajım burada.

Baggage Claim: bagaj teslim yeri

  • I will meet you in the baggage claims area.

Bagaj teslim bölümünde seninle buluşacağım.

Board: pano, binmek

  • A few passengers went on board the plane.

Birkaç yolcu uçağa bindi.

Boarding Pass: biniş kartı

  • Did you print the boarding pass?

Biniş kartını bastırdın mı?

Boarding Time: kalkış zamanı

  • What is the boarding time on the board?

Panodaki kalkış zamanı kaç?


Business Class / First Class:
birinci sınıf

  • This is my first business class flight.

Bu, ilk birinci sınıf uçuşum.

 

Cabin: kabin

  • The cabin was torn asunder by the storm.

Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.

Car Hire: araba kiralama

  • Where is the car hire point?

Araba kiralama noktası nerede?


Carry-on / Hand Luggage / Cabin Baggage:
el bagajı, kabin bagajı

  • This is my cabin baggage.

Bu kabin bagajım.

Captain: kaptan

  • I’m the captain.

Ben kaptanım.

Check-in: giriş yapmak

  • I’m checking-in.

Giriş yapıyorum.

Citizenship: vatandaşlık

  • I want my children to have dual citizenship.

Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.

Cockpit: kokpit, pilot kabini

  • The future pilot is trained in a mock cockpit.

Gelecekteki pilot sahte bir kokpitte eğitildi.

Complimentary Ticket: ücretsiz bilet

Connecting Flight: bağlantılı uçuş

Co-Pilot: ikinci pilot

Customs: gümrük

  • A customs official asked me to open my suitcase.

Bir gümrük görevlisi, bavulumu açmamı istedi.

Delay: gecikme, rötar

  • What’s the delay?

Gecikme nedir?

Departure Time / Departures: kalkış saati, kalkış

  • The heavy rain made them put off their departure.

Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.

Domestic: yerli

  • Do you have a cheap flight ticket on a domestic line?

İç hatlarda ucuz bir uçak biletiniz var mı?

Domestic Departures: iç hatlar gidiş

  • Where is the domestic departure area?

İç hatlar gidiş bölgesi nerede?

Domestic Arrivals: iç hatlar geliş

  • My friend is in the domestic arrivals area now.

Arkadaşım şu an iç hatlar geliş bölgesinde.

Duty Free Shopping: gümrüksüz alışveriş

  • I didn’t buy anything at the duty-free shops.

Gümrüksüz mağazalardan hiçbir şey almadım.

E-Ticket: elektronik bilet

  • This is your e-ticket.

Bu senin elektronik biletin.

Economic Class: ekonomi sınıfı

  • Economy class flight tickets are more suitable.

Ekonomi sınıfı uçak biletleri daha uygundur.

Emergency Exits: acil çıkış

  • Emergency exits are on your right.

Acil çıkışlar sağ tarafınızdadır.

Exit: çıkış

  • Where is the exit?

Çıkış nerede?

Fragile: kırılacak şey, kırılgan

  • The model plane they built was fragile.

Onların yaptığı model uçak kırılgandı.

Flight: uçuş

  • Has flight 123 been delayed?

123 sayılı uçuş ertelendi mi?

Fly: uçmak

  • I will fly to Germany.

Almanya’ya uçacağım.

Gate: kapı

  • The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.

İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.

Identification: kimlik

May I see your identification?

Kimliğinizi görebilir miyim?

Information: danışma

  • Where is the airport’s information center?

Havalimanının danışma noktası nerede?

International: uluslararası

  • I am a graduate of political science and international relations.

Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü mezunuyum.

International Departures: dış hatlar gidiş

  • International departures area are so crowded.
  • Dış hatlar gidiş alanı çok kalabalık.

International Arrivals: dış hatlar geliş

  • My cousin will come from the international arrivals section.

Dış hatlar geliş bölümünden kuzenim gelecek.

Interior: iç mekan

  • He studied interior decoration.

O, iç dekorasyon eğitimi aldı.

Landed: inmek

  • The jet landed at Tokyo.

Jet Tokyo’da indi.

Layover / Stopover: konaklama, mola

  • We had a layover in Paris

Paris’te bir molamız vardı.

Life Vest: can yeleği

  • Life vests are under your seats.

Can yelekleri, koltuklarınızın altındadır.

Last Call: son çağrı

  • Last call for flight 256!

256 nolu uçuş için son çağrı!

Lounge: bekleme salonu

  • It is a lounge.

Bu bir bekleme salonu.

Overbooked: çifte rezervasyon

Overhead Bin / Overhead Compartment: üst bölme

Oxygen Mask: oksijen maskesi

  • There are enough oxygen masks on the plane.

Uçakta yeteri kadar oksijen maskesi var.

Passport: pasaport

  • Show me your passport.

Bana pasaportunu göster.

Pilot: pilot

  • My father is a pilot on the domestic line.

Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
Plane: uçak

Row: sıra, kuyruk

Runway: uçak pisti

  • The airplane landed safely on the runway.

Uçak piste güvenli şekilde indi.

On the plane: uçakta

  • We were all on the plane at that time.

Hepimiz o saatte uçaktaydık.

Seat: koltuk, oturma yeri

  • I was lucky enough to get a good seat.

İyi bir koltuk bulacak kadar şanslıydım.

Seatbelt: emniyet kemeri

  • Please fasten seatbelt.

Lütfen emniyet kemerini tak.

Security Check: güvenlik kontrolü

  • She is waiting in security check.

O, güvenlik kontrolünde bekliyor.

Steward / Flight Attendant: host / uçuş görevlisi

  • “You’re very welcome” replied the steward.

‘’Çok rica ederim’’ diye yanıtladı uçuş görevlisi.

Stewardess / Flight Attendant: hostes, uçuş görevlisi

  • He married a stewardess.

O, bir hostesle evlendi.

Tax Free Shopping: vergisiz alışveriş

  • Did you get anything from the tax-free shopping point?

Vergisiz alışveriş noktasından bir şey aldın mı?

Takeoff: havalanmak

Ticket: bilet

  • Here’s my return ticket.

İşte benim dönüş biletim.

Ticket Office: bilet ofisi

  • Where is the ticket office?

Bilet ofisi nerede?

Toilet: tuvalet

Turbulence: türbülans

  • We had a rough flight because of turbulence.

Türbülanstan dolayı sert bir uçuş yaptık.

Visa: vize

  • I have a tourist visa.

Benim bir turist vizem var.

Window Seat: cam kenarı

  • You can have the window seat if you want.

İsterseniz cam kenarından koltuk alabilirsiniz.

Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren

Adınızı soyadınızı giriniz!

Geçerli bir e-posta adresi giriniz!

Geçerli bir cep telefonu numarası giriniz!

Şifreniz en az 4 karakter olmalıdır!

Bilgileri eksiksiz doldurunuz!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Son Yazılar

İngilizcenizi Geliştirin

Türkiye'nin %100 başarı garantili tek online İngilizce kursunu ücretsiz deneyin.

Adınızı soyadınızı giriniz!

Geçerli bir e-posta adresi giriniz!

Geçerli bir cep telefonu numarası giriniz!

Şifreniz en az 4 karakter olmalıdır!

Bilgileri eksiksiz doldurunuz!

Bilgi Mesajı