Türkiye’nin En İyi Online İngilizce Eğitim Sistemi Konuşarak Öğren’den Ücretsiz Konuşma Dersi Almak İçin Tıklayın !
İngilizce Psikoloji Terimleri Sözlüğü

Bu yazımızda sizlere psikoloji bilimiyle ilgili olan İngilizce kelimeleri, onların anlamlarını ve cümle içinde kullanımlarını hazırladık. Psikolojinin alt dallarını ve onların İngilizce anlamlarını verdiğimiz bu içerikte, aynı zamanda yaygın olarak kullanılan terimleri de sizler için derledik. Eğer psikoloji okumak istiyor ya da bu bilimle herhangi bir sebepten ötürü ilgileniyorsanız bu sayfa oldukça işinize yarayacaktır. İşte karşınızda psikoloji ile ilgili İngilizce kelimeler ve onların anlamları…
psikoloji: psychology
My mother is a psychology teacher. / Annem bir psikoloji öğretmeni.
adlerian psikoloji: adlerian psychology
karşılaştırmalı psikoloji: comperative psychology
This book deals with comperative psychology. / Bu kitap karşılaştırmalı psikoloji ile ilgilidir.
varoluşçu psikoloji: existential psychology
This book deals with existential psychology. / Bu kitap varoluşçu psikoloji ile ilgilidir.
yapısalcı psikoloji: structuralist psychology
I study structuralist psychology. / Yapısalcı psikoloji öğrenimi görüyorum.
deneysel psikoloji: experimental psychology
Mert majored in experimental psychology. / Mert deneysel psikoloji alanında uzmanlaşmıştır.
bilişsel psikoloji: cognitive psychology
He has a doctor’s degree in cognitive psychology./ O, bilişsel psikolojide bir doktora derecesine sahip.
genetik psikolojisi: genetic psychology
din psikolojisi: religious psychology
I am interested in religious psychology / Din psikolojisiyle ilgiliyim.
hümanistik psikoloji: humanistic psychology
kognitif psikoloji: cognitive psychology
patolojik psikoloji: pathological psychology
siyasal psikoloji: political psychology
She majors in political psychology. / O, ana branş olarak siyasal psikolojisi eğitimi alıyor.
tıbbi psikoloji: medical psychology
dinamik psikoloji: dynamic psychology
sosyal psikoloji: social psychology
I have studied social psychology. / Sosyal psikoloji çalıştım.
tanımlayıcı psikoloji: descriptive psychology
kriminal psikoloji: criminal psychology
psikoloji dili: psychobabble
I bought a psychobabble dictionary. / Ben, psikoloji dili sözlüğü aldım.
psiko-metrik psikoloji: psychometric psychology
psikoloji antropolojisi: psychology-culture anthropology
meta psikoloji: para-psychology
geriye dönük/geçmişle bağlantılı psikoloji: backward psychology
modern psikoloji: modern psychology
This magazine is about modern psychology. / Bu dergi modern psikolojiyle ilgilidir.
davranışsal psikoloji: psychobehavioral
örgütsel psikoloji: organizational psychology
psikoloji bölümü: psychology department
psikoloji servisi: psychology service
She went to the psychology service. / O, psikoloji servisine gitti.
klinik psikoloji: clinical psychology
We do a master’s degree in clinical psychology. / Yüksek lisansımız klinik psikolojide yapıyoruz.
biyolojik psikoloji: biological psychology
bireysel psikoloji: individual psychology
endüstriyel psikoloji: industrial psychology
mesleki psikoloji: occupational psychology
uygulamalı psikoloji: applied psychology
felsefi psikoloji: philosophical psychology
topolojik psikoloji: topological psychology
topografik psikoloji: topographical psychology
karşılaştırmalı psikoloji: comparative psychology
kültürler aşırı psikoloji: transcultural psychology
adli psikoloji: forensic psychology
analitik psikoloji: analytical psychology
öznel psikoloji: subjective psychology
fenomenolojik psikoloji: phenomenological psychology
temel psikoloji: basic psychology
koruyucu psikoloji: preventive psychology
kolektif psikoloji: collective psychology
fizyolojik psikoloji: psychophysiology
genel psikoloji: general psychology
toponimik psikoloji: toponymical psychology
genetik psikoloji: psychogenetics
psikoloji literatürü: psychological literature
tıbbi psikoloji: medical psychology
pediatrik psikoloji: pediatric psychology
evrimsel psikoloji: evolutionary psychology
sağlıkbilimsel psikoloji: psychological medicine
ruhsal psikoloji: spiritual psychology
ters psikoloji: reverse psychology
sosyal psikoloji: socio-psychology
bellek: memory
Amnesia means “loss of memory”. / Amnezi, “hafıza kaybı” anlamına gelir.
öğrenme: learning
I’m learning Irish.
İrlandaca öğreniyorum.
uyarıcı: stimulant
uyarılma: stimulation
I need some mental stimulation.
Biraz zihinsel uyarmaya ihtiyacım var.
duyum: sensation
algı: perception
Perception is reality. / Algı gerçekliktir.
REM uykusu: REM sleep
REM sleep is a psychological term. / REM uykusu psikolojik bir terimdir.
uyku: sleep
rüya: dream
alışkanlık: habit
stres: stress
Exercise is the best way to get rid of stress. / Egzersiz stresten kurtulmak için en iyi yoldur.
ruh sağlığı: mental health
Our mental health is very important. / Ruh sağlığımız çok önemlidir.
tutum: attitude
He assumed an aggressive attitude toward me. / Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.
gözlem: observation
Science is based on careful observation. / Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.
vaka: case
deney: experiment
The whole experiment was recorded on film. / Bütün deney filme kaydedildi.
psikolog: psychologist
Are you a psychologist? / Psikolog musunuz?
dürtü: impulse
I felt an impulse to cry out loud.
Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
güdü: motive
güdülenme: motivation
derinlik algısı: perception of depth
I’m afraid my depth perception is very poor.
Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
algıda seçicilik: selective perception
Selective perception is one of the basic psychology subjects.
Algıda seçicilik temel psikoloji konularından biridir.
koşullanma: conditioning
öğrenilmiş çaresizlik: learned helplessness
bağımlılık: addiction
Drug addiction is cancer in modern society.
Uyuşturucu bağımlılığı modern toplumda bir kanserdir.
depresyon: depression
She’s in a depression.
O, depresyonda.
psikoterapi: psychotherapy
saplantı: obsession
I don’t understand his obsession with soccer.
Futbola olan saplantısını anlamıyorum.
şizofreni: schizophrenia
There is no cure for schizophrenia.
Şizofreni için bir tedavi yoktur.
paranoya: paranoia
kompleks: complex
savunma mekanizması: defense mechanism
He switched to the defense mechanism.
Savunma mekanizmasına geçti.
id: ID
ego: ego
süperego: superego
ID, ego, and superego are basic psychology concepts.
İd, ego ve süperego temel psikoloji kavramlarındandır.
tabu: taboo
It used to be taboo for women to smoke.
Eskiden kadınların sigara içmesi tabu olurdu.
aktarım: transmission
karşı koyma: counteraction
kateksis: cathexis
libido: libido
If you have problems with low libido my suggestion is to go see a doctor or someone with expertise on this issue.
Düşük libido ile ilgili sorunlarınız varsa, önerim bir doktora veya bu konuda uzman birisine gitmektir.
melankoli: melancholia
kişilik: personality
bilinç: conscious
He is not conscious of his own faults.
Kendi hatalarının bilincinde değil.
birey: individual
An individual has rights and responsibilities.
Bir bireyin hakları ve sorumlulukları vardır.
psikolojik eşik: psychological threshold
nevroz: neurosis
As a result, he was diagnosed with insomnia and anxiety neurosis near the end of April.
Sonuç olarak, Nisan ayında ona uykusuzluk ve anksiyete nevrozu teşhisi konuldu.
zeka: intelligence
Human beings evolved their intelligence.
İnsan, zekasını geliştirdi.
yanılsama: illusion
It’s an optical illusion.
Bu optik bir yanılsama.
eğilim: tendency
histeri: hysteria
Hysteria is no laughing matter.
Histeri, gülme konusu değildir.
davranış: behaviour
meditasyon: meditation
I have a mindfulness meditation practice.
Benim bir farkındalık meditasyonu uygulamam var.
ussallık: rationality
psikosomatik: psychosomatic
psikometri: psychometry
piromani: pyromania
fobi: phobia
Tell us your phobias and we will tell you what you are afraid of.
Bize fobilerinizi söyleyin, biz de neden korktuğunuzu anlatacağız.
özgüven: self-confidence
obsesif: obsessive
manipilasyon: manipulation
mizantropi: misanthropy
mobbing: mobbing
What does the law say about mobbing?
Yasalar mobbing hakkında ne diyor?
monofobi: monophobia
kötümserlik: pessimism
His pessimism depressed those around him.
Onun karamsarlığı etrafındakilerin moralini bozdu.
iyimserlik: optimism
I like your optimism.
İyimserliğini seviyorum.
hipnoz: hypnosis
klostrofobi: claustrophobia
I have claustrophobia.
Bende klostrofobi var.
kimlik: identity
Afterwards, he assumed a new identity.
Daha sonra, yeni bir kimlik üstlendi.
içgözlem: introspection
grafoloji: graphology
düşünce/fikir: idea
I had no idea things had gotten this bad.
İşlerin bu kadar kötüye gideceğine dair hiç bir fikrim yoktu.
dejavu: dejavu
I became dejavu.
Dejavu oldum.
çağrışım: connotation
doyumsal yoksunluk: satisfaction deprivation
ayna benlik: mirror self
aşağılık kompleksi: inferiority complex
Give up the inferiority complex now!
Aşağılık kompleksinden artık vazgeç.
astrafobi: astraphobia
asosyal: asocial
I’m an asocial, but I try to make an effort.
Ben asosyalim, ama bir çaba sarfetmeye çalışıyorum.
anhedoni: anhedonia
ağrı eşiği: pain threshold
aerofobi: aerophobia
uyku bozukluğu: insomnia